23 Şubat 2016 Salı

ÖZGÜL FOBİNİZ VAR MI DERSİNİZ ?




önce özgül fobi nedir bir bakalım ; özgül fobiler, eskiden basit fobi olarak da bilinen, bazı durumlar veya nesnelerden duyulan mantıksız /aşırı korkudur.Özgül fobiler, fobiler grubu arasında en yaygın olan türüdür.

Özgül fobisi olanların tedavi için başvurma oranları oldukça düşüktür.Genellikle tedaviye başka sorunlarla gelenlerde bu fobiler  tesadüfen fark ediliyor.Başvuruların düşük olmasının başlıca nedenleri arasında fobilerin hastalık değil huy veya kişilik özelliği olduğunun düşünülmesi , tedavisinin olmadığının sanılması sayılabilir. Bir de korktuğumuz şeyleri hatırlatan ortam ,durum veya nesnelerden kaçınarak sorunsuz bir hayat yaşadığımızı düşünmemiz vardır.

Bazen hastalar belli bir yaşa gelinceye kadar özgül fobilerinin farkına varmamış olabilirler.Bunun nedeni o fobik ortamla veya nesneyle hiç karşılaşmamış olmalarıdır.Örneğin  Bir ev hanımı yüksekten korktuğunu yeni evlerine taşınınca fark edebilir.

Özgül fobilerin genel olarak iş ve sosyal hayatta fazla olumsuz etkisi olmadığı düşünülür ancak bu yanıltıcı bir düşüncedir.Toplum araştırmalarında özgül fobisi olanların %15 inin son bir ayda bir hafta veya daha fazla süre işe gidememiş olduklarını öğreniyoruz.Basit gibi gördüğümüz (hayvan,uçak,dişçi fobisi vs. ) korkularımız hayatımızı fark etmesek de içten içe kısıtlayabilir.
Peki nasıl ortaya çıkıyor ?

Yaşadığımız olumsuz olayların rolü olduğu düşünülse de korkuların genetik olarak belirlendiği, yani bazı nesne ve durumlardan korkacağımızın daha doğmadan belirlenmiş olduğunu gösteren güçlü bulgular vardır.Daha önce hiç hayvanla karşılaşmadan veya zararlı olduğunu öğrenmeden önce 2-4 arası yaşlarda çocukta korku başlayabilir.Yani özgül fobilerin ortaya çıkışı konusunda tek bir açıklama olmamakla birlikte genetik miras , deneyim ve çevre etkisi önemli etkenler arasında.

Ancak özgül fobilerin birçoğu, kısa sürede ve kalıcı biçimde düzeltilebilir. Bu nedenle kendinizde veya çevrenizde gördüğünüz mantıksız korkular nedeniyle bir psikiyatri uzmanına başvurmanız yararlı olacaktır. Korkular, insan hayatını acımasızca kısıtlayan belirtilerdir. Ancak bu kısıtlayıcı zincirlerden kurtulmanız mümkündür.

kaynak: http://www.psikiyatri.org.tr/default.aspx

15 Şubat 2016 Pazartesi

ZİHİN BEYNİN NERESİNDE ?

ZİHİN BEYNİN NERESİNDE  ?

İnsan zihni beynin neresindedir ? Zihin ile beyin ayrılabilir mi ? Zihin, beden, beyin ve bilinç arasındaki mekanizma nasıl çalışır ?

Zihin ile beyin o kadar iç içe çalışır ki , sınırları çizmek zordur.En genel ifadeyle ; zihin beynin soyut yanıdır.Beyin ise zihnin somut kabıdır.Zihin beynin içinde bulunan hayal kurma,düşünme, hissetme gibi işlemlerin yapıldığı ''soyut''kısımdır.

Sık sık yapıldığı gibi kafamızı  bilgisayara ya da televizyona benzetirsek , zihin ekran ve ekranın içindekilerdir. Beyin ise kablolar,metaller,plastik aksamdır.Beynin ağırlığı,rengi ve dokusu vardır.Zihin ise tartılamaz,elle tutulamaz,işlevleri sayesinde varlığını biliriz.

Cerrahlar , beynin fiziksel  bir kısmını aldıklarında , o bölgeyle bağlantılı zihinsel işlevler de zarar görebilmektedir.Zihinsel işlevler beynin belirli bölgelerinde odaklanmış olsa da , temel zihin beynin içine dağılmış halde bulunmaktadır.

Beyin ve zihin birlikte çalışarak soyutu somuta, somutu soyuta ; ruhsal olanı madde forma,maddesel olanı metafizik forma çevirebilmektedir.


Bu açıdan beynimiz ''evrenin dekoderi''dir.

19 Ocak 2016 Salı

Sosyallik Ne Decere Önemli?

İnsan sosyal bir varlıktır ve diğer insanlarla ilişki kurmak zorundadır. Antropologların yaptığı çalışmalarda yaşamını tek başına geçirmek zorunda olan hiçbir insan topluluğuna rastlanmamıştır. Evrimsel açıdan bakıldığında diğer canlılara oranla daha çelimsiz ve güçsüz olan insanın hayatta kalalabilmesi için diğer insanlarla iletişim kurması gerektiği, iletişim kurduğu oranda da beyin gelişimini arttırdığı söylenebilir. Yani sosyal yaşantı beyin gelişimini desteklemektedir. Ayrıca sosyal yaşamları daha düzenli olan insanlar başarıya daha eğilimlidir. Columbia Üniversitesi'nde çalışan Dr. Schacter bu konuda ilginç çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmaların sonuçlarına göre dış dünya ile irtibatımız olmadan yaşayamayız, insan diğerleriyle etkileşim halinde olmak ister. Tv izlemek veya kitap okumak bir şekilde dış dünya ile hayali bir irtibatın oluşmasını sağlayabilir. Yalnızlık insanı telaşa sürükler, insan en çok endişe duyduğu durumlarda birilerinin varlığına ihtiyaç duyar. Bu da bize insan varlığının bugünlere kadar gelmesinde diğer bireylerle etkileşimin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.







Kaynak: İnsan Beyni (Robert Winston)
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1364661399013996
http://journals.cambridge.org/action/displayAbstract?fromPage=online&aid=8023394&fileId=S0959774311000072

18 Ocak 2016 Pazartesi

Öğrenmek İçin Yeterince Uyuyun

Düzenli bir uyku sağlığınız ve bilişsel performansınız açısından oldukça önemli. Uyku saati ve süresi düzensiz olan kişilerin düzenli olan kişilere oranla depresyona girme olasılıkları daha yüksektir. Uyku zamanı ve süresi, normal şartlarda 24 saatlik döngüler (sirkadiyen ritim) halinde düzenlenir. Jetlag olsanız da bu 24 saatte bir düzenlen döngü sayesinde bir süre sonra bulunduğunuz bölgedeki diğer bireylerin bu günlük döngüsüne uyum sağlayabiliyorsunuz. Geç saatlere kadar çalışma, dengesiz beslenme ve yanlış zamanda yemek yeme 24 saatlik bu döngüyü ve dolayısıyla uykunuzu olumsuz etkiler. Uyku zamanı ve beslenme saati bilişsel performansınızı olumsuz etkileyebilir. Örneğin; uyumadan önce bir şeyler atıştırmak uzun süreli hafızanın potansiyelini düşürür böylelikle öğrenme süreçleride olumsuz etkilenir.

17 Ocak 2016 Pazar

Rüzgarı Teninizde Hissetmek Canınızı Acıtabilir

Birçok insan teninde rüzgarın esintisini hissetmeyi, yüzüne masaj yapılmasını vb. şeyleri sever ve bunlardan zevk alır. Ancak bu durumlar bazı insanların aşırı derecede canını acıtabilir. Hatta bu acı öyle bir acıdır ki bu insanları intihara sürükleyebilir. Trigeminal nevralji hastalarının durumu tam olarak budur. Bu hastalığa sahip bireylerde yüzden gelen sinyalleri beyne götüren sinir ( trigeminal sinir) hatalı çalışır ve birey yüzüne uygulanan çok az bir basınçta dahi çok şiddetli ağrılar hisseder hatta bu ağrılar bir süre sonra çekilmez hale gelerek bireyin intiharına sebep olabilir. İşte bu nedenle bu bireylerin yüzlerine çarpan rüzgar esintisi yada ufak bir dokunuş bu bireyler için çekilmez acı demektir. Bu hastalık yüzden gelen sinyalleri beyne götüren bu sinirin tıbbi bir yöntemle yakılmasıyla tedavi edilir.


Kaynak: Antonıo Damasıo (Descartes'in Yanılgısı)

15 Ocak 2016 Cuma

Duygularınızı Ne Kadar Tanıyorsunuz?

Duygular birçok davranışınızın altında yatan gizli sebeplerdir. Peki davranışlarınızı yönlendirebilen duyguları ne kadar tanıyorsunuz ? Aslında bakarsanız duygular temel olarak birincil ve ikincil duygular olmak üzere ikiye ayrılır. Birincil duygular diğer adıyla erken duygular doğuştan var olan ve hayatta kalmada önemli rol oynayan duygulardır. Bu duygulara zehirli bir yılan gördüğünüzde yada size doğru koşan saldırgan bir köpeği gördüğünüzde hissettikleriniz örnek olarak verilebilir. Birincil duygular beynin evrimsel açıdan eski bölgeleri (amigdala, ön singulat) tarafından düzenlenir. İkincil duygular diğer adıyla yetişkin duygular ise deneyimler sonucunda zamanla oluşur. Bu duygulara ise uzun zamandır görmediğiniz eski iş arkadaşınızı gördüşünüzde yada daha önce birlikte çalıştığınız arkadaşınızın beklenmedik ölüm haberini duyduğunuzda hissettikleriniz örnek olarak verilebilir. İkincil duygular beynimizin evrimsel açıdan eski bölgeri ile birlikte bu bölgelere kıyasla daha yeni olan alanlar ( prefrontal korteks ve somatik duyu korteksi) tarafından düzenlenir.

14 Ocak 2016 Perşembe

Kullandıkça Gelişen Beyin

John Allmans isimli araştırmacı yaptığı bir araştırmada bedenlerinin büyüklüğünden bağımsız olarak, yemiş yiyen maymunların düşünme, plan yapma, duyuların işlenmesi gibi görevlerden sorumlu beyin bölgesinin (neocortex), yaprak yiyen maymunlarınkine oranla daha büyük olduğunu buldu. Çünkü yemiş yiyen maymunların daha zengin bir belleğe gereksinimleri vardır, zira çürük yemişler ve yemişsiz ağaçlar ile karşılaştıklarında ne yapacaklarını düşünmeleri, ne zaman ve nerede yemiş bulabileceklerini hatırlamaları gerekir.Bu maymunların daha geniş olan bu beyin bölgesi gereksindikleri fazladan bellek kapasitesini sağlar. Kısacası beslenme tarzı ve çevresel koşullar beynin bir bölümünü daha fazla çalışmaya itebilir ve daha fazla çalışan bu beyin bölgesi diğer beyin bölgelerine göre daha fazla gelişir. Yukarıda verilen bilgiler insanlarda dahil olmak üzere tüm memeli canlılar için geçerlidir.


Kaynak: Antonıo R. Damasıo (Descartes'in Yanılgısı)